İlk kez 2004 yılının Şubat ayında “TheFacebook” ismi ile hayatımıza giren sosyal ağ geçen yıllar içerisinde sürekli kendini yenileyip revize etti. Günümüzde 1 milyardan fazla kullanıcıya ulaşarak en büyük sosyal ağ konumuna geldi. Dünyanın büyük bir bölümü zamanlarının büyük bir kısmını Facebook’ta geçiriyor. Durum böyle olunca da Facebook’un hayatımıza etkileri araştırılmış.

Yüzlerce Facebook kullanıcısı, Almanya’nın Darmstadt Teknik Üniversitesi ve Berlin Humbold Üniversitesi uzmanlarının ortaklaşa hazırladıkları araştırmaya katıldı. Katılımcıların üçte birinin Facebook’ta geçirdikleri zamandan sonra kendilerini memnuniyetsiz hissettikleri ortaya çıktı.

Araştırmanın bir diğer bölümünde de Facebook’un insanlar arasında kıskançlık duygularını tetiklediği ortaya çıktı. Facebook kullanıcılarının büyük bir kısmının hep hayatlarının olumlu gelişmelerini Facebook’ta paylaştıkları gözlemlendi. Bunun sonucunda bu kullanıcıların diğer arkadaşları arasında kıskançlığa yol açtığı belirtildi.

Darmstadt Teknik Üniversitesi’nden Thomas Widjaja, kıskançlık hisseden bazı kullanıcıların kendileriyle ilgili olumlu haberler yazma eğilimine girdiğine dikkat çekti. Bu mesajların da genelde abartılı ya da olumsuz ayrıntıları içermediğini ifade etti. Kullanıcıların paylaştıkları tatil fotoğraflarının kıskançlık duygularını körüklediğini söyleyebiliriz. Başka bir örnek verecek olursak Facebook üzerinden sınavdan yüksek not almak  herkesle paylaşılırken, düşük not alındığında ise bundan hiç söz edilmiyor. Bu durum gerçek olmayan toz pembe hayatlar yaratıyor ve diğer kullanıcıların kıskançlık duygularını körüklüyor. Uzmanlar bunu bir “kıskançlık döngüsü” olarak görüyor. 

Hayat acı ve tatlı anlarıyla anlamlı değil midir? Facebook’ta hayatın olumlu taraflarını paylaşırken olumsuz taraflarını da paylaşmak “kıskançlık döngüsü”nü kırmak adına etkili olacaktır. Böylece herkesin kullandığı dev sosyal ağ hayatlarımıza daha yapıcı ve olumlu bir enerji verecektir.